Artwork

İçerik Mete Yurtsever tarafından sağlanmıştır. Bölümler, grafikler ve podcast açıklamaları dahil tüm podcast içeriği doğrudan Mete Yurtsever veya podcast platform ortağı tarafından yüklenir ve sağlanır. Birinin telif hakkıyla korunan çalışmanızı izniniz olmadan kullandığını düşünüyorsanız burada https://tr.player.fm/legal özetlenen süreci takip edebilirsiniz.
Player FM - Podcast Uygulaması
Player FM uygulamasıyla çevrimdışı Player FM !

der ya Sinema Kulübü ile Not Defteri

17:32
 
Paylaş
 

Manage episode 405819388 series 2627708
İçerik Mete Yurtsever tarafından sağlanmıştır. Bölümler, grafikler ve podcast açıklamaları dahil tüm podcast içeriği doğrudan Mete Yurtsever veya podcast platform ortağı tarafından yüklenir ve sağlanır. Birinin telif hakkıyla korunan çalışmanızı izniniz olmadan kullandığını düşünüyorsanız burada https://tr.player.fm/legal özetlenen süreci takip edebilirsiniz.

Sinema Kulübümüzün yedinci buluşmasında “Notebook” adlı filmi konuştuk.

Film Nicholas Sparks’ın aynı adlı romanından sinemaya uyarlanmış. Sıradan bir aşk hikayesi gibi görünüyor ancak hem başroldeki oyuncuların performansı hem de hikayenin evrilişi sizi filme çekiyor.

Her zaman olduğu gibi konuştuklarımız film hakkında spoiler içeriyor. Öte yandan filmi izlemeden yorumlarımızın bazıları size bir şey ifade etmeyecektir.

1940’larda Güney Karolina’da iki gencin yaşadığı yaz aşkıyla başlıyor. Ancak gençler arasındaki sosyal statü farkı kızın ailesinin baskısıyla onları ayırıyor. Zamanla kızın yeni bir ilişkisi oluyor, bu kez ailesinin de onayı olduğu için ilişki evliliğe doğru ilerliyor. Kız tam eski sevgilisini unuttu zannederken bir tesadüfle tekrar onu hatırlıyor ve bir anlamda o defteri kapatmak için yüzleşmek istiyor. Ancak eski sevgilinin kendisine ulaşmak istediğini ve annesinin buna mani olduğunu öğrenerek bir ikilemde kalıyor.

Filmin tamamını anlatmayayım ama beni etkileyen konu kızın iki ilişkisinin de çok dengeli unsurlar barındırması, yani dramatik gerilimin çok dengeli verilmesi. Ben izlerken kızın nasıl davranması gerektiğine karar veremedim ve bu beni filmde tuttu.

Öncelikle mutluluğun ne olduğunu düşündürdü bana. İki tarafta da sizi seven ve düşünen biri var, ama yaklaşımları farklı.

Film bana bir anlamda “Selvi Boylum Al Yazmalım”ı çağrıştırdı. Türkan Şoray’ın Kadir İnanır ve Ahmet Mekin arasındaki seçiminde bambaşka dinamikler vardı tabii, ama bir anlamda o da sevgi ve mantık arasında bir seçimdi. Filme konu olan Cengiz Aytmatov’un kitabında yer almayan meşhur replik de buna işaret ediyordu. "Sevgi neydi; sevgi iyilikti, dostluktu, sevgi emekti”. Bu arada Türkan Şoray’ın filmin sonunu senaryoya aykırı olarak değiştirme (izleyici mutlu son sever diye) ve Asya’yı İlyas’a (Kadir İnanır’a) döndürme ısrarı ise Rüçhan Adlı’nın devreye girmesiyle çözülmüş. Yoksa Atıf Yılmaz da ikna olmuş gibiymiş, Ali Özgentürk direnmiş, bunu onun hatıratından öğreniyoruz. Yani toplum vicdanı da bir enteresan niye kendisini aldatan bir insana dönmek mutlu son olsun. Bu noktada da “aşk her şeyi affeder mi” sorusuna ve Şebnem Ferah’a bir selam gönderelim. Bölümde dinleyeceğiniz bir arkadaşımızın görüşü de kadının toplumdaki duruşunun nasıl değişebileceğine de işaret ediyor.

Filmde bizi etkileyen bir konu da Alzheimer nedeniyle Allie’nin bütün geçmişini onun tuttuğu not defterinden öğrenmemiz. O nedenle biraz unutmayı ve alışkanlıkları da konuştuk.

Filmin görüntülerinin ve müziklerini de etkileyici bulduğumuzu söylemeden geçmeyelim.
(03:26) Can Berk Aygan (05:18) Mete Yurtsever (06:42) Ayşenur Sarıkaya (08:43) Elif Burcu Yılmaz (11:15) Pınar Musaoğlu (13:02) Can Berk Aygan

Support the show

  continue reading

214 bölüm

Artwork
iconPaylaş
 
Manage episode 405819388 series 2627708
İçerik Mete Yurtsever tarafından sağlanmıştır. Bölümler, grafikler ve podcast açıklamaları dahil tüm podcast içeriği doğrudan Mete Yurtsever veya podcast platform ortağı tarafından yüklenir ve sağlanır. Birinin telif hakkıyla korunan çalışmanızı izniniz olmadan kullandığını düşünüyorsanız burada https://tr.player.fm/legal özetlenen süreci takip edebilirsiniz.

Sinema Kulübümüzün yedinci buluşmasında “Notebook” adlı filmi konuştuk.

Film Nicholas Sparks’ın aynı adlı romanından sinemaya uyarlanmış. Sıradan bir aşk hikayesi gibi görünüyor ancak hem başroldeki oyuncuların performansı hem de hikayenin evrilişi sizi filme çekiyor.

Her zaman olduğu gibi konuştuklarımız film hakkında spoiler içeriyor. Öte yandan filmi izlemeden yorumlarımızın bazıları size bir şey ifade etmeyecektir.

1940’larda Güney Karolina’da iki gencin yaşadığı yaz aşkıyla başlıyor. Ancak gençler arasındaki sosyal statü farkı kızın ailesinin baskısıyla onları ayırıyor. Zamanla kızın yeni bir ilişkisi oluyor, bu kez ailesinin de onayı olduğu için ilişki evliliğe doğru ilerliyor. Kız tam eski sevgilisini unuttu zannederken bir tesadüfle tekrar onu hatırlıyor ve bir anlamda o defteri kapatmak için yüzleşmek istiyor. Ancak eski sevgilinin kendisine ulaşmak istediğini ve annesinin buna mani olduğunu öğrenerek bir ikilemde kalıyor.

Filmin tamamını anlatmayayım ama beni etkileyen konu kızın iki ilişkisinin de çok dengeli unsurlar barındırması, yani dramatik gerilimin çok dengeli verilmesi. Ben izlerken kızın nasıl davranması gerektiğine karar veremedim ve bu beni filmde tuttu.

Öncelikle mutluluğun ne olduğunu düşündürdü bana. İki tarafta da sizi seven ve düşünen biri var, ama yaklaşımları farklı.

Film bana bir anlamda “Selvi Boylum Al Yazmalım”ı çağrıştırdı. Türkan Şoray’ın Kadir İnanır ve Ahmet Mekin arasındaki seçiminde bambaşka dinamikler vardı tabii, ama bir anlamda o da sevgi ve mantık arasında bir seçimdi. Filme konu olan Cengiz Aytmatov’un kitabında yer almayan meşhur replik de buna işaret ediyordu. "Sevgi neydi; sevgi iyilikti, dostluktu, sevgi emekti”. Bu arada Türkan Şoray’ın filmin sonunu senaryoya aykırı olarak değiştirme (izleyici mutlu son sever diye) ve Asya’yı İlyas’a (Kadir İnanır’a) döndürme ısrarı ise Rüçhan Adlı’nın devreye girmesiyle çözülmüş. Yoksa Atıf Yılmaz da ikna olmuş gibiymiş, Ali Özgentürk direnmiş, bunu onun hatıratından öğreniyoruz. Yani toplum vicdanı da bir enteresan niye kendisini aldatan bir insana dönmek mutlu son olsun. Bu noktada da “aşk her şeyi affeder mi” sorusuna ve Şebnem Ferah’a bir selam gönderelim. Bölümde dinleyeceğiniz bir arkadaşımızın görüşü de kadının toplumdaki duruşunun nasıl değişebileceğine de işaret ediyor.

Filmde bizi etkileyen bir konu da Alzheimer nedeniyle Allie’nin bütün geçmişini onun tuttuğu not defterinden öğrenmemiz. O nedenle biraz unutmayı ve alışkanlıkları da konuştuk.

Filmin görüntülerinin ve müziklerini de etkileyici bulduğumuzu söylemeden geçmeyelim.
(03:26) Can Berk Aygan (05:18) Mete Yurtsever (06:42) Ayşenur Sarıkaya (08:43) Elif Burcu Yılmaz (11:15) Pınar Musaoğlu (13:02) Can Berk Aygan

Support the show

  continue reading

214 bölüm

Tüm bölümler

×
 
Loading …

Player FM'e Hoş Geldiniz!

Player FM şu anda sizin için internetteki yüksek kalitedeki podcast'leri arıyor. En iyi podcast uygulaması ve Android, iPhone ve internet üzerinde çalışıyor. Aboneliklerinizi cihazlar arasında eş zamanlamak için üye olun.

 

Hızlı referans rehberi