AZRÂİL (A.S.)’IN İZİN İSTEMESİ - 31 ARALIK 2022 - MEVLANA TAKVİMİ
Manage episode 351184875 series 2542707
Fahr-i Âlem (s.a.v.)’e, son günlerinde hastalandığı zaman Cebrâil (a.s.) üç gün hâlini sormaya gelmiş hâl ve hatîr-ı âlîlerini sormuştur. Resûl-i Ekrem (s.a.v.)’in irtihâl buyurduğu gün, Azrâil (a.s.) ve yanında yetmiş bin melekle beraber İsmâil nâmında henüz yeryüzüne hiç inmemiş bir melek arza (yeryüzüne) indiler, önde Cebrâil (a.s.) gelerek: “Yâ Resûlullâh, (s.a.v.) içeri girmek için Azrâil izin istiyor” dedi. Nebî (s.a.v.) izin verdi ve Azrail (a.s.) içeri girdi. Nebiyyi Muhterem (s.a.v.) Efendimiz sordular: “Maksâd ziyâret midir, yoksa kabz-ı rûh mudur? (ruhumu almak mıdır?)” Azrail (a.s.) “Hâkk Tealâ size mûti’ olmamı (itaat etmemi) emreyledi. Yâ Resûlullâh izin verirseniz vazifemi yapacağım, müsâade etmezseniz bırakıp gideceğim” deyince Cebrâil (a.s.) Nebî (s.a.v.)’e bakarak, “Allâhü Tealâ sizin likâınıza müştâkdır (cemâlinize fazlaca istek duymaktadır) Yâ Resûlullâh” dedi. Nebî (s.a.v.): “Râbbime kavuşmak istiyorum” buyurdular ve o anda ebedî âleme irtihâl eylediler. Bütün âlim ve velîler şunda ittifak etmişlerdir ki; Fahr-i Risalet (s.a.v.)’in mübarek vücud-u saâdetlerinin değdiği toprak, Kâbe’den de, göklerden de, beyt-ül ma’mûrdan da, Sidre-i Müntehâ’dan da, Arş-ı Âzam’dan da, daha mübarek, daha şerefli ve daha kıymetlidir. Şâir Nâbi, bir nâ’tında şöyle der: Yüzün sür, her ne istersen dile bâb-ı recâdır bu. Sakın, terk-i edebden, kûy-i mahbûb-u Hüdâdır bu, Nazargâh-ı ilahîdir, makâm-ı Mustafâ’dır bu. (Ümit kapısıdır, Allah (c.c.)’nun sevgilisinin semtidir bu. Burada edebi terk etmekten sakın!) Yâ Râbbe’l âlemîn! Bizim hatalarımızı lütfunla bağışla. Kalbimizi Habîb-i Edîb’in (s.a.v.)’in muhabbetiyle dirilt. Bizi râzı olduğun kulların arasına kat. “Ve sallallâhu ‘alâ seyyidinâ ve nebiyyinâ muhammedin ve’alâ âlihî ve sahbihî ve sellim. Ve’l hamdulillahî rabbil âlemîn.” (İmâm Kastalânî, Mevâhibülledünnîye, s.515)
1598 bölüm