Yükselenlerin yolu: Verâ - Mektûbât, 76. Mektup / Kerem Önder
Manage episode 330848014 series 3233853
Yükselenlerin yolu: Verâ - Mektûbât, 76. Mektup / Kerem Önder
Takvâdan üstün makam: Verâ - Mektûbât, 76. Mektup
Bu mektûb, Kılınç hâna gönderilmiş olup, terakkî, vera’ ve takvâ ile olur. Mubâhların fazlasını terk etmelidir. Hiç olmazsa, harâmlardan sakınıp, mubâhları azaltmalıdır. Harâmlardan sakınmak, iki türlü olduğu bildirilmekdedir: “Allahü teâlâ, sizi her üzüntüden korusun. İnsanların en üstününün “sallallahü aleyhi ve sellem” hurmeti için, her kusûrdan muhâfaza buyursun! Sûre-i Haşrin yedinci âyetinde meâlen, (Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin.) buyuruldu. Görülüyor ki, dünyâda felâketlerden, âhıretde azâbdan kurtulmak için, iki şey lâzımdır: Emrlere sarılmak, yasaklardan sakınmak! Bu ikisinden, en büyüğü, dahâ lüzûmlusu, ikincisidir ki, (Vera’) ve (Takvâ) denir. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” yanında, birisinin çok ibâdet etdiğini, çok uğraşdığını söylediler. Birisinin de yasak edilen şeylerden, çok sakındığını söylediklerinde, (Hiçbirşey, vera’ gibi olamaz!) buyurdu. Ya’nî, yasaklardan sakınmak, dahâ kıymetlidir buyurdu. Bir hadîs-i şerîfde de, (Dîninizin direği vera’dır) buyurdu. İnsanların meleklerden dahâ üstün olabilmesi, vera’ sâyesindedir ve terakkî etmeleri, yükselmeleri bu sâyededir. Melekler de emrlere itâ’at etmekdedir. Hâlbuki melekler, terakkî edemiyor. O hâlde, vera’a sarılmak ve takvâ üzere olmak, herşeyden dahâ lüzûmludur. İslâmiyyetde en kıymetli şey takvâdır. Dînin temeli takvâdır. Vera’ ve takvâ, harâmlardan kaçınmak demekdir. Harâmlardan temâmen kaçınabilmek için, mubâhların fazlasından kaçınmalıdır.
Mubâhları, lâzım olduğu kadar, kullanmalıdır. Bir insan, mubâh, ya’nî islâmiyyetin izn verdiği şeylerden, her istediğini yapar, taşkınca mubâh işlerse, şübheli şeyleri yapmağa başlar. Şübheliler ise, harâm olanlara yakındır. İnsanın nefsi, hayvân gibi, kendine düşkündür. Uçurum yanında dolaşan, birgün uçuruma düşebilir. Vera’ ve takvâyı tâm yapabilmek için, mubâhları lâzım olduğu kadar kullanmalı, zarûret mikdârını aşmamalıdır. Bu kadarını kullanırken de, kulluk vazîfelerini yapabilmek için kullanmağa niyyet etmelidir. Böyle niyyet etmeden, az kullanmak da, günâh olur. Azı da çoğu gibi zararlı olur. Mubâhların fazlasından temâmen kaçınabilmek, her vakt ve hele bu zemânda, hemen hemen mümkin değildir. Hiç olmazsa, harâmlardan kaçınmalı, mubâhların fazlasından da elden geldiği kadar sakınmağa çalışmalıdır. Mubâhlar, lüzûmundan fazla işlendikde, pişmân olup tevbe etmelidir. Bu işleri, harâm işlemeğe başlangıç bilmelidir. Allahü teâlâya sığınmalı ve yalvarmalıdır. Bu pişmânlık, tevbe ve yalvarmak, belki mubâhların fazlasından büsbütün sakınmak yerine geçerek, böyle işlerin âfetinden, zararından korur. Büyüklerden biri buyuruyor ki, (Günâh işleyenlerin, boynunu bükmesi, bana, ibâdet edenlerin göğsünü kabartmasından dahâ iyi geliyor). Harâmlardan kaçınmak da iki dürlüdür: Birinci kısmı, yalnız Allahü teâlânın haklarına dokunan günâhlardan kaçınmakdır. İkinci kısmı, insanların, mahlûkların hakları da bulunan günâhlardan kaçınmakdır. İkinci kısmı, dahâ mühimdir.
.......
474 bölüm