Artwork

İçerik Kerem Önder tarafından sağlanmıştır. Bölümler, grafikler ve podcast açıklamaları dahil tüm podcast içeriği doğrudan Kerem Önder veya podcast platform ortağı tarafından yüklenir ve sağlanır. Birinin telif hakkıyla korunan çalışmanızı izniniz olmadan kullandığını düşünüyorsanız burada https://tr.player.fm/legal özetlenen süreci takip edebilirsiniz.
Player FM - Podcast Uygulaması
Player FM uygulamasıyla çevrimdışı Player FM !

Dosta kavuşmak ölümle olur! - Mektubat, 89. Mektup / Kerem Önder

45:23
 
Paylaş
 

Manage episode 352940761 series 3233853
İçerik Kerem Önder tarafından sağlanmıştır. Bölümler, grafikler ve podcast açıklamaları dahil tüm podcast içeriği doğrudan Kerem Önder veya podcast platform ortağı tarafından yüklenir ve sağlanır. Birinin telif hakkıyla korunan çalışmanızı izniniz olmadan kullandığını düşünüyorsanız burada https://tr.player.fm/legal özetlenen süreci takip edebilirsiniz.

Bu mektûb, mirzâ Alî Cân için yazılmışdır. Ölüm için sabr dilemekdedir: “Hak teâlâ, hepimizi islâmiyyetin doğru caddesinde bulundursun “alâ sâhibihessalâtü vesselâmü vettehıyye”! Enbiyâ sûresi otuzbeşinci ve Ankebût sûresi elliyedinci âyetlerinde, (Her canlı, ölümün tadını tadacakdır!) buyuruldu. Bunun için her insan ölecekdir. Ölümden kurtuluş yokdur. Hadîs-i şerîfde, (Ömrü uzun, ibâdetleri de çok olana müjdeler olsun!) buyuruldu. Dostu dosta ölümle kavuşduruyorlar.

Bunun için, Allahü teâlânın âşıkları, ölümü düşünerek tesellî buluyor, üzüntüleri azalıyor.

Ankebût sûresinin beşinci âyetinde, (Allah’a kavuşmak istiyenler! Biliniz ki, Allah’a kavuşmak zamânı herhâlde gelecekdir) buyuruldu.

Evet, biz geride kalanlar ve nefse esîr olanlar ve Allahü teâlânın rızâsına kavuşmuş olanların ve dünyâya düşkün olmakdan kurtulanların sohbetlerinden mahrûm kalanlar, zararda ve başı yerdeyiz. Ni’metlerini size saçan merhûme vâlideniz, günümüzün en kıymetli varlığı idi. Onun size olan ihsânlarına karşı, şimdi sizin de ona ihsân etmeniz lâzımdır. Düâ ederek ve sadaka vererek her ân yardımına koşunuz!

Hadîs-i şerîfde, (Mezârdaki ölü, denizde boğulmak üzere olan kimse gibidir, babasından, anasından, kardeşinden ve arkadaşlarından gelecek bir düâyı hep beklemekdedir) buyuruldu. Bundan başka, onların ölümünü görerek, kendi ölümünü de düşünmeli. Bütün varlığı ile, Allahü teâlânın beğendiği şeyleri yapmağa sarılmalıdır. Dünyâ hayâtının insanı aldatmakdan başka birşey olmadığını düşünmelidir.

Dünyâ kazançlarının Allahü teâlânın yanında az bir kıymeti olsaydı, düşmanı olan kâfirlere ondan kıl ucu kadar vermezdi. Allahü teâlâ, bizi ve sizi, kendisinden başka herşeyden yüz çevirmekle nimetlendirsin! Yalnız kendisine bağlanmakla şereflendirsin! Bu düâmızı, Peygamberlerin efendisi hurmetine kabûl buyursun “aleyhi ve alâ âlihi ve aleyhim minessalevâti efdalühâ ve minetteslîmâti ekmelühâ”! Vesselâm, vel ikrâm.

Âfet-i gamdan aceb, dünyâda kim âzâdedir? Herkesin bir derdi var, mâdem ki, âdem-zâdedir. Bir hûmâ-yı zevki bin sayyâd-ı gam ta’kîb eder, Böyle bir mevhûma bilmem, halk neden üftâdedir?” İmam Rabbani

Aklın en büyük paradoksu şudur:

Ne elde edersen et ondan sıkılacaksın.

Her neyi elde edemezsen, ona karşı büyük özlem duyacaksın.

Aşk, vermek ister. Akıl, almak ister, menfaat ister.

Kalp, muhabbetin zuhur ve yaşama yeridir. Bildiğimiz o dört odalı et parçası pompadan bahsetmiyoruz. Bu bir sembol. O doğruyu, nefs eğriyi teşvik ediyor. Akıl ise aklın içinde de nefs var hem süzecek, hem kullanacak, hem kendine tâbî olacak fakat Hz. Mevlâna'nın tâbiriyle akıl, aşk meselesinde batağa düşmüş eşek gibidir, sadece çırpınır. Çıkamaz içinden. Aşk meselesine akıl ermez. Çünkü aşk vermektir. Almak değildir. Akılda mutlaka menfaat vardır, almak ister. Yani, bir kişinin karşı cinse âşık oldum demesi için, ondan hiçbir şey talep etmemesi lazım. Gönülden talep etmemesi lazım. Ne varsa vermek...

İnanç dediğimiz şey bazı fikir ve düşüncelere olan bağımlılıktır. Onları kesin doğrularımız olarak görürüz. Annemiz bize geçmişte bir şey söylemiştir; "sobayı elleme, elin yanar" denemiş veya denememiş ama deneyen birisini gözlemlemişizdir ve gerçekten de eli yanmıştır. Biz onu çok sağlam bir şekilde kodlarız, artık sobayı ellemeyiz. Ama yaz gelip de artık onun içinde ateş yanmıyor olsa bile, onun yakmadığını bilsek bile, yine de ona dokunmaktan kaçınırız, çünkü inancımız vardır.

Size söylenenler, duyduklarımız, okuduklarımız, gördüklerimiz hepsi birer inanç oluşturur. Hepsinin doğru olduğuna inanır ve inandıklarınıza göre yaşarsınız. İnancı aşabilecek bir şey yoktur, beynimizi inançlarımıza göre programlarız. Eğer yanlış bir bilgiyi inanç halinde kodlamışsak, bize onun tamamen yanlış olduğu gözümüze sokarak gösteriliyor olsa bile ondan vazgeçemeyiz, inanmak ikna olmaktır. Kabul etmektir.

Selefiler oy veren kafir olur dediler.

  continue reading

479 bölüm

Artwork
iconPaylaş
 
Manage episode 352940761 series 3233853
İçerik Kerem Önder tarafından sağlanmıştır. Bölümler, grafikler ve podcast açıklamaları dahil tüm podcast içeriği doğrudan Kerem Önder veya podcast platform ortağı tarafından yüklenir ve sağlanır. Birinin telif hakkıyla korunan çalışmanızı izniniz olmadan kullandığını düşünüyorsanız burada https://tr.player.fm/legal özetlenen süreci takip edebilirsiniz.

Bu mektûb, mirzâ Alî Cân için yazılmışdır. Ölüm için sabr dilemekdedir: “Hak teâlâ, hepimizi islâmiyyetin doğru caddesinde bulundursun “alâ sâhibihessalâtü vesselâmü vettehıyye”! Enbiyâ sûresi otuzbeşinci ve Ankebût sûresi elliyedinci âyetlerinde, (Her canlı, ölümün tadını tadacakdır!) buyuruldu. Bunun için her insan ölecekdir. Ölümden kurtuluş yokdur. Hadîs-i şerîfde, (Ömrü uzun, ibâdetleri de çok olana müjdeler olsun!) buyuruldu. Dostu dosta ölümle kavuşduruyorlar.

Bunun için, Allahü teâlânın âşıkları, ölümü düşünerek tesellî buluyor, üzüntüleri azalıyor.

Ankebût sûresinin beşinci âyetinde, (Allah’a kavuşmak istiyenler! Biliniz ki, Allah’a kavuşmak zamânı herhâlde gelecekdir) buyuruldu.

Evet, biz geride kalanlar ve nefse esîr olanlar ve Allahü teâlânın rızâsına kavuşmuş olanların ve dünyâya düşkün olmakdan kurtulanların sohbetlerinden mahrûm kalanlar, zararda ve başı yerdeyiz. Ni’metlerini size saçan merhûme vâlideniz, günümüzün en kıymetli varlığı idi. Onun size olan ihsânlarına karşı, şimdi sizin de ona ihsân etmeniz lâzımdır. Düâ ederek ve sadaka vererek her ân yardımına koşunuz!

Hadîs-i şerîfde, (Mezârdaki ölü, denizde boğulmak üzere olan kimse gibidir, babasından, anasından, kardeşinden ve arkadaşlarından gelecek bir düâyı hep beklemekdedir) buyuruldu. Bundan başka, onların ölümünü görerek, kendi ölümünü de düşünmeli. Bütün varlığı ile, Allahü teâlânın beğendiği şeyleri yapmağa sarılmalıdır. Dünyâ hayâtının insanı aldatmakdan başka birşey olmadığını düşünmelidir.

Dünyâ kazançlarının Allahü teâlânın yanında az bir kıymeti olsaydı, düşmanı olan kâfirlere ondan kıl ucu kadar vermezdi. Allahü teâlâ, bizi ve sizi, kendisinden başka herşeyden yüz çevirmekle nimetlendirsin! Yalnız kendisine bağlanmakla şereflendirsin! Bu düâmızı, Peygamberlerin efendisi hurmetine kabûl buyursun “aleyhi ve alâ âlihi ve aleyhim minessalevâti efdalühâ ve minetteslîmâti ekmelühâ”! Vesselâm, vel ikrâm.

Âfet-i gamdan aceb, dünyâda kim âzâdedir? Herkesin bir derdi var, mâdem ki, âdem-zâdedir. Bir hûmâ-yı zevki bin sayyâd-ı gam ta’kîb eder, Böyle bir mevhûma bilmem, halk neden üftâdedir?” İmam Rabbani

Aklın en büyük paradoksu şudur:

Ne elde edersen et ondan sıkılacaksın.

Her neyi elde edemezsen, ona karşı büyük özlem duyacaksın.

Aşk, vermek ister. Akıl, almak ister, menfaat ister.

Kalp, muhabbetin zuhur ve yaşama yeridir. Bildiğimiz o dört odalı et parçası pompadan bahsetmiyoruz. Bu bir sembol. O doğruyu, nefs eğriyi teşvik ediyor. Akıl ise aklın içinde de nefs var hem süzecek, hem kullanacak, hem kendine tâbî olacak fakat Hz. Mevlâna'nın tâbiriyle akıl, aşk meselesinde batağa düşmüş eşek gibidir, sadece çırpınır. Çıkamaz içinden. Aşk meselesine akıl ermez. Çünkü aşk vermektir. Almak değildir. Akılda mutlaka menfaat vardır, almak ister. Yani, bir kişinin karşı cinse âşık oldum demesi için, ondan hiçbir şey talep etmemesi lazım. Gönülden talep etmemesi lazım. Ne varsa vermek...

İnanç dediğimiz şey bazı fikir ve düşüncelere olan bağımlılıktır. Onları kesin doğrularımız olarak görürüz. Annemiz bize geçmişte bir şey söylemiştir; "sobayı elleme, elin yanar" denemiş veya denememiş ama deneyen birisini gözlemlemişizdir ve gerçekten de eli yanmıştır. Biz onu çok sağlam bir şekilde kodlarız, artık sobayı ellemeyiz. Ama yaz gelip de artık onun içinde ateş yanmıyor olsa bile, onun yakmadığını bilsek bile, yine de ona dokunmaktan kaçınırız, çünkü inancımız vardır.

Size söylenenler, duyduklarımız, okuduklarımız, gördüklerimiz hepsi birer inanç oluşturur. Hepsinin doğru olduğuna inanır ve inandıklarınıza göre yaşarsınız. İnancı aşabilecek bir şey yoktur, beynimizi inançlarımıza göre programlarız. Eğer yanlış bir bilgiyi inanç halinde kodlamışsak, bize onun tamamen yanlış olduğu gözümüze sokarak gösteriliyor olsa bile ondan vazgeçemeyiz, inanmak ikna olmaktır. Kabul etmektir.

Selefiler oy veren kafir olur dediler.

  continue reading

479 bölüm

Tüm bölümler

×
 
Loading …

Player FM'e Hoş Geldiniz!

Player FM şu anda sizin için internetteki yüksek kalitedeki podcast'leri arıyor. En iyi podcast uygulaması ve Android, iPhone ve internet üzerinde çalışıyor. Aboneliklerinizi cihazlar arasında eş zamanlamak için üye olun.

 

Hızlı referans rehberi