Artwork

İçerik Kerem Önder tarafından sağlanmıştır. Bölümler, grafikler ve podcast açıklamaları dahil tüm podcast içeriği doğrudan Kerem Önder veya podcast platform ortağı tarafından yüklenir ve sağlanır. Birinin telif hakkıyla korunan çalışmanızı izniniz olmadan kullandığını düşünüyorsanız burada https://tr.player.fm/legal özetlenen süreci takip edebilirsiniz.
Player FM - Podcast Uygulaması
Player FM uygulamasıyla çevrimdışı Player FM !

Bir gün herkes Müslüman olacak! - Bursa / Kerem Önder

50:49
 
Paylaş
 

Manage episode 345541401 series 3233853
İçerik Kerem Önder tarafından sağlanmıştır. Bölümler, grafikler ve podcast açıklamaları dahil tüm podcast içeriği doğrudan Kerem Önder veya podcast platform ortağı tarafından yüklenir ve sağlanır. Birinin telif hakkıyla korunan çalışmanızı izniniz olmadan kullandığını düşünüyorsanız burada https://tr.player.fm/legal özetlenen süreci takip edebilirsiniz.

"Azabımızı gördükleri zaman, “Yalnız Allah’a inandık; O’na ortak koşmakta olduğumuz şeyleri inkâr ettik” dediler." (Mü’min۟84) “Fakat azâbımızı gördükleri zaman inanmaları, kendilerine fayda vermedi. Bu, Allah’ın kulları hakkında eskiden beri yürürlükte olan kanunudur. İşte orada inkârcılar hüsrana uğradılar.” (Mü’min۟85)

“Böylece Allah Teâlâ, bu yolun yanlış olduğunu, zira dünyanın fani ve geçici olduğunu beyan etmiş, bu hususa delil olarak da, "Onlar, yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, kendilerinden evvelkilerin akibeti nice olmuştur, baksınlar?" buyurmuştur. Ki bu, "şayet onlar, yeryüzünü köşe bucak gezmiş olsalardı, direten ve kibirlenen kimselerin akibetlerinin, sonrakilerden malca, sayıca ve makamca daha üstün ve ileri olmalarına rağmen, yok olmak olduğunu görür ve anlarlardı. Binâenaleyh onlar, bu büyük imkânlarından ve ezici kudretlerinden ancak, hayal kırıklığı, hüsran, nedamet ve helak elde edebildiler. Ya bu, miskin yoksulların hali nasıl olacaktır? Onların bunlardan sayıca çok olmalarının izahına gelince, bu, haberlerden anlaşılan bir husustur. Onların yeryüzünde kuvvet ve eserce ileri olmaları ise, onların, kendilerinden geriye kalan, büyük ve göz alıcı eserlerinden anlaşılır. Ki bunlar, meselâ Mısır'da bulunan ehramlar gibi büyük kale mezarlar, eski kralların kurdukları büyük beldeler ve Cenâb-ı Hakk'ın onların dağlardan yontarak evler edindiklerine dair nakletmiş olduğu şeylerdir. Bununla, felsefecilerin ilimlerinin kastedilmiş olması da mümkündür. Çünkü onlar, Allah'ın vahyini duyduklarında onu kabul etmez, peygamberlerin ilimlerini, kendi ilimleri yanında küçük görürlerdi. Nitekim, Sokrat'ın, bir peygamberin gelmiş olduğunu duyduğu; ona, "Keşke onun yanına gitsen" denildiğinde, onun, "Biz yolumuzu bulmuş kimseleriz, artık bize doğru yol gösterecek bir kimseye ihtiyacımız yoktur" dediği söylenmiştir. Ahiretten ise onlar, gafillerin ta kendileridir"(Rum,7) ve "Onların ilimden erebildikleri işte budur." (N«cm, 36) buyurmuştur. Binâenaleyh, peygamberleri onlara, dinî ilimleri, yani Allah'ı tanıma, ahireti bilip inanma, ruhu kötü şeylerden temizleyip arındırma bilgilerini getirince, onlar bunlara aldırmamış, bunlarla alay etmiş, kendilerininkinden daha faydalı, daha kapsamlı ve daha yararlı olan bir ilim bulunmadığına inanmışlar ve bununla şımarmışlardır. Bu ifadelerle, "kâfirler, peygamberlerin yanındaki ilimlerle, ona gülmek ve onunla alay etmek suretiyle şımarmışlardır" manası kastedilmiştir. Buna göre Cenâb-ı Hak sanki, "Şımararak, bu deliller ve onların getirdiği vahiy bilgisiyle alay ettiler." demek istemiştir. Mananın böyle olduğunun delili ise, Cenâb-ı Hakk'ın, "istihza edegeldikleri şey kendilerini çepeçevre kuşatıverdi.." ifadesidir. İmanın Fayda Vermediği Gün İmdi şayet, "iman etmesinin kişiye fayda vermeyeceği vakit hakkında katî bir şey söyleyebilir misin?" denilirse, biz deriz ki: Bu, kendisinde, rahmet ve azap meleklerinin inişinin bizzat müşahede edildiği vakittir. Çünkü bu vakitte kişi, iman etmeye mecbur kalmış olur. Bu iman ise, fayda vermez. İman ancak, aksini yapabilmeye muktedir olunup, kişi böylece hür ve irâde sahibi olduğunda fayda verir, geçerli ve sahîh olur. Ama insanlar, ahiret alametlerini, (Ölürken) görüp müşahede ettiklerinde, (ettikleri iman ise), fayda vermez. Daha sonra Cenâb-ı Hak "Allah'ın, kulları hakkında carî olan âdeti budur..." buyurmuştur. Bu, "ye's halinde, (iman etmekten başka bir çaresi kalmadığı durumunda), imanın makbul olmayışı, Allah'ın, bütün ümmetler hakkında sürüp gelen değişmez yasasıdır" demektir.” Razi Tefsir “İlmi layık olmayana öğretmek, domuzun boynuna mücevher takmak gibidir.” İbni Mace “Sual sorup ilim öğrenmek için gelenleri güzel karşılayın! “Resulullah’ın emrettiği ilmi öğrenmeye hoş geldiniz” diyerek sorularını cevaplandırın ve problemlerini güzelce çözmeye çalışın!” İbni Mace

  continue reading

481 bölüm

Artwork
iconPaylaş
 
Manage episode 345541401 series 3233853
İçerik Kerem Önder tarafından sağlanmıştır. Bölümler, grafikler ve podcast açıklamaları dahil tüm podcast içeriği doğrudan Kerem Önder veya podcast platform ortağı tarafından yüklenir ve sağlanır. Birinin telif hakkıyla korunan çalışmanızı izniniz olmadan kullandığını düşünüyorsanız burada https://tr.player.fm/legal özetlenen süreci takip edebilirsiniz.

"Azabımızı gördükleri zaman, “Yalnız Allah’a inandık; O’na ortak koşmakta olduğumuz şeyleri inkâr ettik” dediler." (Mü’min۟84) “Fakat azâbımızı gördükleri zaman inanmaları, kendilerine fayda vermedi. Bu, Allah’ın kulları hakkında eskiden beri yürürlükte olan kanunudur. İşte orada inkârcılar hüsrana uğradılar.” (Mü’min۟85)

“Böylece Allah Teâlâ, bu yolun yanlış olduğunu, zira dünyanın fani ve geçici olduğunu beyan etmiş, bu hususa delil olarak da, "Onlar, yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, kendilerinden evvelkilerin akibeti nice olmuştur, baksınlar?" buyurmuştur. Ki bu, "şayet onlar, yeryüzünü köşe bucak gezmiş olsalardı, direten ve kibirlenen kimselerin akibetlerinin, sonrakilerden malca, sayıca ve makamca daha üstün ve ileri olmalarına rağmen, yok olmak olduğunu görür ve anlarlardı. Binâenaleyh onlar, bu büyük imkânlarından ve ezici kudretlerinden ancak, hayal kırıklığı, hüsran, nedamet ve helak elde edebildiler. Ya bu, miskin yoksulların hali nasıl olacaktır? Onların bunlardan sayıca çok olmalarının izahına gelince, bu, haberlerden anlaşılan bir husustur. Onların yeryüzünde kuvvet ve eserce ileri olmaları ise, onların, kendilerinden geriye kalan, büyük ve göz alıcı eserlerinden anlaşılır. Ki bunlar, meselâ Mısır'da bulunan ehramlar gibi büyük kale mezarlar, eski kralların kurdukları büyük beldeler ve Cenâb-ı Hakk'ın onların dağlardan yontarak evler edindiklerine dair nakletmiş olduğu şeylerdir. Bununla, felsefecilerin ilimlerinin kastedilmiş olması da mümkündür. Çünkü onlar, Allah'ın vahyini duyduklarında onu kabul etmez, peygamberlerin ilimlerini, kendi ilimleri yanında küçük görürlerdi. Nitekim, Sokrat'ın, bir peygamberin gelmiş olduğunu duyduğu; ona, "Keşke onun yanına gitsen" denildiğinde, onun, "Biz yolumuzu bulmuş kimseleriz, artık bize doğru yol gösterecek bir kimseye ihtiyacımız yoktur" dediği söylenmiştir. Ahiretten ise onlar, gafillerin ta kendileridir"(Rum,7) ve "Onların ilimden erebildikleri işte budur." (N«cm, 36) buyurmuştur. Binâenaleyh, peygamberleri onlara, dinî ilimleri, yani Allah'ı tanıma, ahireti bilip inanma, ruhu kötü şeylerden temizleyip arındırma bilgilerini getirince, onlar bunlara aldırmamış, bunlarla alay etmiş, kendilerininkinden daha faydalı, daha kapsamlı ve daha yararlı olan bir ilim bulunmadığına inanmışlar ve bununla şımarmışlardır. Bu ifadelerle, "kâfirler, peygamberlerin yanındaki ilimlerle, ona gülmek ve onunla alay etmek suretiyle şımarmışlardır" manası kastedilmiştir. Buna göre Cenâb-ı Hak sanki, "Şımararak, bu deliller ve onların getirdiği vahiy bilgisiyle alay ettiler." demek istemiştir. Mananın böyle olduğunun delili ise, Cenâb-ı Hakk'ın, "istihza edegeldikleri şey kendilerini çepeçevre kuşatıverdi.." ifadesidir. İmanın Fayda Vermediği Gün İmdi şayet, "iman etmesinin kişiye fayda vermeyeceği vakit hakkında katî bir şey söyleyebilir misin?" denilirse, biz deriz ki: Bu, kendisinde, rahmet ve azap meleklerinin inişinin bizzat müşahede edildiği vakittir. Çünkü bu vakitte kişi, iman etmeye mecbur kalmış olur. Bu iman ise, fayda vermez. İman ancak, aksini yapabilmeye muktedir olunup, kişi böylece hür ve irâde sahibi olduğunda fayda verir, geçerli ve sahîh olur. Ama insanlar, ahiret alametlerini, (Ölürken) görüp müşahede ettiklerinde, (ettikleri iman ise), fayda vermez. Daha sonra Cenâb-ı Hak "Allah'ın, kulları hakkında carî olan âdeti budur..." buyurmuştur. Bu, "ye's halinde, (iman etmekten başka bir çaresi kalmadığı durumunda), imanın makbul olmayışı, Allah'ın, bütün ümmetler hakkında sürüp gelen değişmez yasasıdır" demektir.” Razi Tefsir “İlmi layık olmayana öğretmek, domuzun boynuna mücevher takmak gibidir.” İbni Mace “Sual sorup ilim öğrenmek için gelenleri güzel karşılayın! “Resulullah’ın emrettiği ilmi öğrenmeye hoş geldiniz” diyerek sorularını cevaplandırın ve problemlerini güzelce çözmeye çalışın!” İbni Mace

  continue reading

481 bölüm

Tüm bölümler

×
 
Loading …

Player FM'e Hoş Geldiniz!

Player FM şu anda sizin için internetteki yüksek kalitedeki podcast'leri arıyor. En iyi podcast uygulaması ve Android, iPhone ve internet üzerinde çalışıyor. Aboneliklerinizi cihazlar arasında eş zamanlamak için üye olun.

 

Hızlı referans rehberi