Artwork

İçerik Salih Furkan tarafından sağlanmıştır. Bölümler, grafikler ve podcast açıklamaları dahil tüm podcast içeriği doğrudan Salih Furkan veya podcast platform ortağı tarafından yüklenir ve sağlanır. Birinin telif hakkıyla korunan çalışmanızı izniniz olmadan kullandığını düşünüyorsanız burada https://tr.player.fm/legal özetlenen süreci takip edebilirsiniz.
Player FM - Podcast Uygulaması
Player FM uygulamasıyla çevrimdışı Player FM !

Sinemada "Yabancılaşma" Kavramı: Kış Işığı Örneği

19:16
 
Paylaş
 

Manage episode 366901979 series 3486697
İçerik Salih Furkan tarafından sağlanmıştır. Bölümler, grafikler ve podcast açıklamaları dahil tüm podcast içeriği doğrudan Salih Furkan veya podcast platform ortağı tarafından yüklenir ve sağlanır. Birinin telif hakkıyla korunan çalışmanızı izniniz olmadan kullandığını düşünüyorsanız burada https://tr.player.fm/legal özetlenen süreci takip edebilirsiniz.

Sinemanın işlevi ister öyküsel olsun isterse deneysel dünyayı inancı restore etmektir. Lakin bu kesinlikle dünyevileşme değildir. Özellikle iki dünya savaşından sonra bu dünyaya inancı kalmayan insanın yaralarını iyileştirici bir tavrı vardır sinemanın. Deleuze’nin dünyaya olan inançsızlık meselesi özellikle sinemada birbirinden kopuk insan ilişkileri ve eylemlerine yansımıştır. Bu aslında yerini bir şekilde Marx’tan beri süregelen haliyle, Camus ya da Sartre gibi düşünürlerin etkisinde kalmış, “yabancılaşma” kavramı ile açıklanabilir. İnsan ve dünya arasındaki kopuk ilişkinin tamir edilebilmesi için öyküsel anlatımın ötesine ihtiyaç duyulmuştur. Özellikle 1844 El Yazmaları’nda Marx yabancılaşan emekten bahseder. Ürün emeğin karşısına dikilir der. Emeğin ürünü maddeleşmiş emektir. Bu emeğin nesnelleştirilmesidir. İşçi için bir süre sonra hakikatin yitirilmesi, nesneye kölelik ve yabancılaşma hatta başkalaşma ortaya çıkacaktır.

Mesela İngmar Bergman’ın Kış Işığı filmini örnek alalım: Filmdeki rahibin cemaati ve inancı yoktur. İnançsız rahip tam bir modern seküler dindarı tanımlamada biçilmiş kaftandır. Bu kişi kendi içsel evreninde ve dünyanın genel durumu ile ilgilidir. Genelde bu karakterler orta sınıf entelektüellerden oluşur. Para sıkıntısı çekmeleri istenmeyen bir durumdur. Yeryüzü bir cehennemdir. Tanrı sessizdir. Bergman’da özellikle Sartre’nin bahsettiği varlığın ortasındaki hiçlik kavramlarını görebiliriz. Modern insanın yalnızlığı klişeye dönüşür. Bergman bu haliyle Kierkegaard’tan çok Sartre’ye yakındır. Bizim formüllerimiz vardır, dünyaya uydurmaya çalıştığımız ve uymadığında feryat figan ettiğimiz. Dünya artık bu şekilde bizim kanunlarımıza göre dönen bir hal alır. Formüllerimizi değiştirecek kanıtlarımızı bize hangi kaynak kazandırabilir? Kanıt mı? Oysa gönlümüz kanıtlanamaz olanın peşindedir. Peşindedir çünkü verili olanlar içimize sinmiyor artık. İnanmak için veri istiyoruz.

  continue reading

75 bölüm

Artwork
iconPaylaş
 
Manage episode 366901979 series 3486697
İçerik Salih Furkan tarafından sağlanmıştır. Bölümler, grafikler ve podcast açıklamaları dahil tüm podcast içeriği doğrudan Salih Furkan veya podcast platform ortağı tarafından yüklenir ve sağlanır. Birinin telif hakkıyla korunan çalışmanızı izniniz olmadan kullandığını düşünüyorsanız burada https://tr.player.fm/legal özetlenen süreci takip edebilirsiniz.

Sinemanın işlevi ister öyküsel olsun isterse deneysel dünyayı inancı restore etmektir. Lakin bu kesinlikle dünyevileşme değildir. Özellikle iki dünya savaşından sonra bu dünyaya inancı kalmayan insanın yaralarını iyileştirici bir tavrı vardır sinemanın. Deleuze’nin dünyaya olan inançsızlık meselesi özellikle sinemada birbirinden kopuk insan ilişkileri ve eylemlerine yansımıştır. Bu aslında yerini bir şekilde Marx’tan beri süregelen haliyle, Camus ya da Sartre gibi düşünürlerin etkisinde kalmış, “yabancılaşma” kavramı ile açıklanabilir. İnsan ve dünya arasındaki kopuk ilişkinin tamir edilebilmesi için öyküsel anlatımın ötesine ihtiyaç duyulmuştur. Özellikle 1844 El Yazmaları’nda Marx yabancılaşan emekten bahseder. Ürün emeğin karşısına dikilir der. Emeğin ürünü maddeleşmiş emektir. Bu emeğin nesnelleştirilmesidir. İşçi için bir süre sonra hakikatin yitirilmesi, nesneye kölelik ve yabancılaşma hatta başkalaşma ortaya çıkacaktır.

Mesela İngmar Bergman’ın Kış Işığı filmini örnek alalım: Filmdeki rahibin cemaati ve inancı yoktur. İnançsız rahip tam bir modern seküler dindarı tanımlamada biçilmiş kaftandır. Bu kişi kendi içsel evreninde ve dünyanın genel durumu ile ilgilidir. Genelde bu karakterler orta sınıf entelektüellerden oluşur. Para sıkıntısı çekmeleri istenmeyen bir durumdur. Yeryüzü bir cehennemdir. Tanrı sessizdir. Bergman’da özellikle Sartre’nin bahsettiği varlığın ortasındaki hiçlik kavramlarını görebiliriz. Modern insanın yalnızlığı klişeye dönüşür. Bergman bu haliyle Kierkegaard’tan çok Sartre’ye yakındır. Bizim formüllerimiz vardır, dünyaya uydurmaya çalıştığımız ve uymadığında feryat figan ettiğimiz. Dünya artık bu şekilde bizim kanunlarımıza göre dönen bir hal alır. Formüllerimizi değiştirecek kanıtlarımızı bize hangi kaynak kazandırabilir? Kanıt mı? Oysa gönlümüz kanıtlanamaz olanın peşindedir. Peşindedir çünkü verili olanlar içimize sinmiyor artık. İnanmak için veri istiyoruz.

  continue reading

75 bölüm

Все серии

×
 
Loading …

Player FM'e Hoş Geldiniz!

Player FM şu anda sizin için internetteki yüksek kalitedeki podcast'leri arıyor. En iyi podcast uygulaması ve Android, iPhone ve internet üzerinde çalışıyor. Aboneliklerinizi cihazlar arasında eş zamanlamak için üye olun.

 

Hızlı referans rehberi

Keşfederken bu şovu dinleyin
Çal